Kendimi bildim bileli otomobil dergilerini okurum..!
Öyle ki birçok dolap ve yatak altı eşya gözleri sadece bunlarla doludur. (Atmaya, vermeye kıyamam ama bir kısmını mecburen dağıtmak zorunda kalmıştım.)
Önsözünden son sözüne kadar okurum hem de.
Eğer yabancı bir dille yazılmışsa anlamadığım taktirde kelime kelime çevirip baktığım da olmuştur.
Kimi yabancı dergileri satın alamayıp fotoğrafını çektiğim zamanlar da.
Bu vakitlerde eve hızlıca gidip ‘acaba ne dediler? ‘diye yolda düşünürdüm. Çeviremediğim yerlerde ise fotoğraflarla yetinirdim 🙂
Ta ki bazı abartılı yazıları ve yanlış onlarca bilgiyi görene kadar.
‘Eee o halde neden bu dergileri alıyorum?’ dedim.
Markalar artık her şeyi internetten sunmaya başladı, hatta çok daha fazlasına ulaşabiliyorum.
Bu karardan sonra sadece ilgimi çekecek veya bilgi sahibi olamayacağım şeylerin barındığı dergileri almaya başladım. Artık birçok dergiyi her hafta/ay pas geçiyordum.
Bu ay Murat Bostancı, Mustang’ı denediği için onun yorumunu merak ettim.
Ne göreyim Brembo fren sistemi var arabada!! Bunu görsellerde bile görememek!! mümkün olduğu halde. ‘Opsiyon sunulan performans paketi ile’ geliyormuş, ama bu paket zaten tüm Mustang’larda standart ve bu fren sistemi buna dahil değil. Brembo sadece 5.0 GT ile gelmekte 2.3 EB ile sunulmuyor.
Şimdi diyebilirsiniz “herkes hata yapıyor sen de yapıyorsun” evet doğru ama aşağıdaki cümleleri de herkes sarfetmiyor.
Eğer AutoCar yayın yönetmeni böyle bir cümle kuruyorsa (son 4-5 cümle). Dergisinde böyle basit hatalar barındırmamalı. Bu dergileri gerçekten bilgi sahibi olmak isteyenler bunları çok sevenler alıyor kimse yanlış bilgi almak istemez. Hele hele basılı yayında!
Kısa kısa
2.3 EcoBoost ile önde, 352 mm x 32 mm soğutmalı diskler, 4-pistonlu 46 mm aluminyum kaliperler; arkada, 330 mm x 25 mm soğutmalı diskler, tek pistonlu 45 mm kaliperler
5.0 GT ile önde, 380 mm x 34 mm soğutmalı diskler, Brembo 6-pistonlu 36 mm alüminyum kaliperler; arkada, 330 mm x 25 mm soğutmalı diskler, tek pistonlu 45 mm kaliperler mevcut.
Konuya dönme vakti geldi, yukarda bahsettiğim hatalara her sayıda rastlamak mümkün. Sadece bu dergiye özgü şeyler değil tabi ki birçok yazılı basında buna benzer şeyleri görüyoruz ve gördükçe uzaklaşıyoruz ister istemez. Burada parantez açmak gerekiyor, aslında birçok internet sitesi de çok komik hatalar barındırıyor kimisinin o kadar çok okuyucusu var ki; bir cümleyi yanlış çevirdikleri anda binlerce kişi yanlış bilgi almış oluyor. Hadi yine onların denetleyicisi bizleriz, sayımız çok yüksek ve düzelmesine anında katkıda bulabiliyoruz.
Evet, basılı yayının yeri bambaşka hele o matbaa kokusu yok mu? Onu da geçtim evin en güzel köşesinde elinizde yaprakları tutarak okumak vazgeçilmez his; ama bu his son sayfa bittiğinde ‘yine hatalarla dolu bir dergi okudum’ demezsem güzel.
Bırakın dileyen dilediğini yapsın 🙂 Eline telefonu alan da! elini bir büyüğün tuttuğu kişiler de!
Fotoğraflar ve içeriğindeki yazılar Mart 2016 AutoCar yayınından alıntılanmıştır.
Okuyup, zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Unutmadan bir tavsiyem var. Sözü geçen sayıda Matt Prior tarafından kaleme alınmış Focus RS ve Golf R karşılaştırması var, mutlaka okuyunuz 🙂
1 Yorum
Alıntıladığın satırlar muhtemelen editörün notundandır ve otomobil dergilerinin can çekiştiğinin farkında olup çaresiz kalmanın dışa vurumu olarak yorumlanabilir.
Gençliğimde ben de otomobil dergilerini takip ederdim, ama ayıptır söylemesi sadece yabancı basını.
Nedenine gelince birincisi doğru dürüst Türkçe dergi yoktu, ikincisi olanlar da otomobil broşürünün biraz daha ayrıntılandırılmış şekli olmaktan öteye geçmiyor idi.
Eleştirinde yüzdeyüz haklısın, sorun özensizlikten, baştan savma iş yapmaktan ve okuyucuya değer vermemekten kaynaklanıyor, üzülerek yazıyorum ama işte Türk işi dedikleri bu.
Bu ifade biraz abartılı olsa bile yaşamın her alanında maalesef karşımıza çıkıyor.
Autocar yine de yabancı desteği ile göreceli disiplinli ve özenli çalışan bir gruba sahip ve dergi satışları da bunu gösteriyor.
Yine de forum ve blogları eleştirmeden belki de bir kez daha kendilerine bakmaları yerinde olur.
Basılı medya düşen reklam gelirleri, artan baskı ve eleman maliyetleri, dağıtım sorunları düşünülürse çıkmaz bir sokağa doğru hızla ilerliyor.
Gelecek dijital medyada ama yine çok güzel vurguladığın gibi aksak zihniyetle o ortamda da kalitesiz yayın yapanlar var ve olacak. Amatörlerden kaynaklanan ciddi bir bilgi kirliliği de cabası. Dijital medyada rekabet daha fazla ve hızlı geri bildirim ile hatalar derhal ortaya konulabiliyor. Zamana bırakmak lazım biraz.
Yayıncılar değişimi akıllıca kullanırlarsa bundan hem okur hem de yayıncı faydalanır.
Bu arada bir de ekleme, dijital medyada da reklam konusu o kadar abartılı olmaya başladı ki bazı sayfaları açasım yok.
Belki ücretli dijital medya aboneliği denenmeli, bilemiyorum…